I
Yavaşlayan ve git gide durmaya çağıran
Kapıları açık ilerleyen bir kış treni
Köpük köpük kar taneleri bırakır ardında
Kış treni denir çünkü maksadı varmak değildir.
Yardan geçer serden geçer yol aldıkça
Ne duraksız sevdaya ne ayrılığa ömür biçer.
Kırık havalar sokuşturuverir paltolarınızın
ceplerine, gazete koyduğunuz koltuk altlarına
Çeşitli boyun ağrılarıyla mide bulantıları yerine
yolsuz ormanlar bırakıverir soğuk cam diplerine
II
Her durakta bir çınlamayla kesilen buharı
Bir mendil gibi kalkar bu hantal yığın üstünden.
Ayrılık için son uyarı, zaman veda zamanı
Kaynar insan, duyulur mu kendi gürültüsünden?
Yardan geçer serden geçer yol aldıkça
Ne duraksız sevdaya ne ayrılığa ömür biçer.
Kitaplarda ve tahta bavullarda saklanmış
Siyah beyaz fotoğraflar kadar mahsun
bir of taşır ki bu tren, siz daldıkça uzağa
Daraldıkça/ soyulur kabuğu koltuklarının
III
Toprağın yalnızca çiçek tohumlarına örtüldüğü
Radyoların çekmediği ücra köylerden geçer
Siz daldıkça uzağa, daraldıkça biletlerden
Sıska bileklerinize kağıt kesikleri seçer.
Yardan geçer serden geçer yol aldıkça
Ne duraksız sevdaya ne ayrılığa ömür biçer.
Çağrılan asırlar boyunca çağrılan
yahut rüya sayan yaşanılan bunca zamanı
paslanan çarklarını ölümlerle yağlayan
Bir tren durmaya ne kadar yakışır?
Yorumlar
Yorum Gönder