Orası çocukluğumda gittiğim ve bir daha asla unutamadığım bir yerdi. Hayal meyal hatırlıyorum. Bir nisan sabahı erkenden kalkıp ailemle beraber ormana pikriğe gitmiştik. İlk kez gitmeme rağmen ormanın güzelliği beni büyülemişti. Göz alabildiğince uzun yaşlı ağaçlar vardı. Ama benim dikkatimi bembeyaz papatyalar çekmişti. Küçük ellerimin alabildiğince topladım onları. Anneme götürdüm ve bana bir taç yaptı. Çok beğenmiştim ve eve gidene kadar başımdan çıkartmadım papatyadan tacımı.
Papatyalardan
daha az görülen kırmızı bir çiçek türü daha vardı. Sonradan öğrendim ki çiçeğin
ismi gelincikmiş. Resmen ormanın güzelliğinden mest olmuştum. Hayatımda ilk kez
sincabı da o ormanda görmüştüm. Elinde cevize benzer bir şey vardı. Belki
onunla yavrularını besleyecekti. Ben bunları düşünüp sincabı takip ederken
ailemden epey uzaklaşmışım. Bunu sincap gözden kaybolunca anladım. Onları
göremeyince korkup panik oldum ve hemen bağırmaya başladım. Biraz sonra onların
sesini duydum. Beni arıyorlardı. Beni bulduklarında onlarında çok paniklediğini
gördüm. Bana kızmalarından korksam da onları gördüğüme çok sevindim. Beni bir
daha ormana yalnız gitmemem için uyardılar. Böyle bir şey yaşayabileceğim
aklıma bile gelmemişti. Kaybolduğumda hissettiğim duyguyu hala çok net
hatırlıyorum. O zamanlar herkes çok korksa da şimdilerde hatırladıkça güleriz.
Herkesin
unutamadığı bir çocukluk anısı vardır. Benimki böyle. Ama ne olursa olsun güzel
bir gündü. Dediğim gibi orası çocukluğumda gittiğim ve bir daha asla unutamadığım
bir yerdi. Zaten bunları yaşadıktan sonra nasıl unutabilirdim ki.
Yorumlar
Yorum Gönder