Bir Baba, Bir Çocuk, Bir Gitar/ Leyla Yıldız


Müzik aleti satan bir dükkânın önünden geçiyorum, vitrinde bir gitar. Durup uzun uzun o gitara bakıyorum. Gitar beni çocukluğuma götürüyor.

Yoksul bir semtte geçti çocukluğum. Babam inşaatta çalışırdı. Annemi hiç tanımamıştım. Babam benim yalnız kalmama üzülüyordu galiba. Sokağa çıkan çocuklardan değildim. Bir gün babam bir gitarla çıkageldi. Kısa süre önce hayatını kaybeden bir müzisyenin gitarıymış. Ailesi ihtiyaçtan satmış gitarı.

O gün dünyanın en mutlu çocuğu ben olmalıydım. Çalmayı bilmiyordum ama çabalıyordum. Hafta sonuydu. Babamı inşaata çağırdılar, ben evde gitarımla baş başa… Babam gitti gelmedi, merak ettim. Mahallenin muhtarı Hüseyin amcaya gittim ve babamın gelmediğini söyledim. Hüseyin amcanın yüzüne bir hüzün çöktü ve sesi titreyerek "küçük adam" dedi. Ve devam etti. " Babanı inşaatta elektrik çarptı ve maalesef hayata tutunamadı"  

O an ne olduğunu anlamadım, anladım ancak kabullenmek istemedim, ne yani artık babam eve gelmeyecek miydi? Eve doğru koştum. Yolda beni gören amcalar, teyzeler bana acıyarak bakıyorlardı.

Eve vardığımda kapıda bir abla, bir abi ve bir polis memuru vardı. Beni almaya gelmişlerdi. Nereye gideceğimizi sorduğumda "seni yeni evine götüreceğiz" dediler. "Evden almak istediğin varsa al" Evden almak istediğim iki şey vardı: Bir babamın bana son parayla aldığı gitar, diğeri: babamla olan fotoğraflarımız. bi Getirildiğim yerde benim gibi bir sürü çocuk vardı. Okul gibi bir yerdi. O okulun içine girdik ve birden fazla yatakların bulunduğu bir odaya getirmişlerdi. Oranın bir okul olmadığını benimle tanışmak isteyen çocuklardan öğrendim. Olduğum yerin adı yetimhaneymiş.

Babamın vefatından sonra iyice içime kapanmıştım. Yemek yemiyordum, yemeklerimi kargalarla paylaşıyordum. Yetimhanede bana iyi davranıyorlardı. Ve bir gün öğretmen abla "Senin gitarın varmış çalmayı biliyor musun?" dedi. Ben kafamı salladım. Öğretmen abla ben sana öğretirim istersen dediğinde bir heyecanlandım ve babamın vefatından sonra ilk defa konuşmuştum. Evet, çalmayı öğrenmek istiyorum demiştim. Bir kaç yıl sonra kendi ayaklarımın üstünde durmayı öğrenmiştim. Gitar çalıyor, şarkı söylüyordum.

Aradan yıllar geçti. Bugün kendi şirketi olan bir işadamıyım. Babamın aldığı gitarı evimin başköşesinde saklıyorum. Beni yetiştiren yetimhaneyi hiç unutmadım, sık sık ziyaret ettim. En son ziyaretimde bana gitar öğreten Nilgün öğretmenimin yanına gittim. Bana bir kâğıtla bir fotoğraf verdi. Kâğıtta bir beste vardı, hatırlıyordum onu ben yazmıştım. O fotoğraftaki bendim. O fotoğrafı benim geldiğim ilk günlerde çekmiş. Benim yemediğim peynirli ekmeği yiyen kargayla dostluğumuzu ve en önemlisi elimden düşmeyen gitarım. Bana gitar öğretmesine teşekkür ettim çünkü benim içime kapanmamı önlemişti, o gitar sayesinde şarkılar söylemiş, hayata tutunmuştum.

Yorumlar