Müzik aleti satan bir dükkânın önünden geçiyorum,
vitrinde bir gitar. Durup uzun uzun o gitara bakıyorum. Gitar beni çocukluğuma
götürüyor.
Yoksul bir semtte geçti çocukluğum. Babam inşaatta
çalışırdı. Annemi hiç tanımamıştım. Babam benim yalnız kalmama üzülüyordu
galiba. Sokağa çıkan çocuklardan değildim. Bir gün babam bir gitarla çıkageldi.
Kısa süre önce hayatını kaybeden bir müzisyenin gitarıymış. Ailesi ihtiyaçtan
satmış gitarı.
O gün dünyanın en mutlu çocuğu ben olmalıydım. Çalmayı
bilmiyordum ama çabalıyordum. Hafta sonuydu. Babamı inşaata çağırdılar, ben
evde gitarımla baş başa… Babam gitti gelmedi, merak ettim. Mahallenin muhtarı
Hüseyin amcaya gittim ve babamın gelmediğini söyledim. Hüseyin amcanın yüzüne
bir hüzün çöktü ve sesi titreyerek "küçük adam" dedi. Ve devam etti.
" Babanı inşaatta elektrik çarptı ve maalesef hayata tutunamadı"
O an ne olduğunu anlamadım, anladım ancak kabullenmek
istemedim, ne yani artık babam eve gelmeyecek miydi? Eve doğru koştum. Yolda
beni gören amcalar, teyzeler bana acıyarak bakıyorlardı.
Eve vardığımda kapıda bir abla, bir abi ve bir polis
memuru vardı. Beni almaya gelmişlerdi. Nereye gideceğimizi sorduğumda "seni
yeni evine götüreceğiz" dediler. "Evden almak istediğin varsa al"
Evden almak istediğim iki şey vardı: Bir babamın bana son parayla aldığı gitar,
diğeri: babamla olan fotoğraflarımız. bi Getirildiğim yerde benim gibi bir sürü
çocuk vardı. Okul gibi bir yerdi. O okulun içine girdik ve birden fazla
yatakların bulunduğu bir odaya getirmişlerdi. Oranın bir okul olmadığını
benimle tanışmak isteyen çocuklardan öğrendim. Olduğum yerin adı yetimhaneymiş.
Babamın vefatından sonra iyice içime kapanmıştım.
Yemek yemiyordum, yemeklerimi kargalarla paylaşıyordum. Yetimhanede bana iyi
davranıyorlardı. Ve bir gün öğretmen abla "Senin gitarın varmış çalmayı
biliyor musun?" dedi. Ben kafamı salladım. Öğretmen abla ben sana
öğretirim istersen dediğinde bir heyecanlandım ve babamın vefatından sonra ilk
defa konuşmuştum. Evet, çalmayı öğrenmek istiyorum demiştim. Bir kaç yıl sonra
kendi ayaklarımın üstünde durmayı öğrenmiştim. Gitar çalıyor, şarkı
söylüyordum.
Aradan yıllar geçti. Bugün kendi şirketi olan bir
işadamıyım. Babamın aldığı gitarı evimin başköşesinde saklıyorum. Beni
yetiştiren yetimhaneyi hiç unutmadım, sık sık ziyaret ettim. En son ziyaretimde
bana gitar öğreten Nilgün öğretmenimin yanına gittim. Bana bir kâğıtla bir
fotoğraf verdi. Kâğıtta bir beste vardı, hatırlıyordum onu ben yazmıştım. O
fotoğraftaki bendim. O fotoğrafı benim geldiğim ilk günlerde çekmiş. Benim
yemediğim peynirli ekmeği yiyen kargayla dostluğumuzu ve en önemlisi elimden
düşmeyen gitarım. Bana gitar öğretmesine teşekkür ettim çünkü benim içime
kapanmamı önlemişti, o gitar sayesinde şarkılar söylemiş, hayata tutunmuştum.
Yorumlar
Yorum Gönder