Korona Günlerinde Kütüphane Özlemi / Elif Taşkın





Konya Lisesi Kütüphanesi için yazılmıştır.

Çok çok çok özledim. Karşı binada olmasına rağmen günde en az 3-4 kere gittiğim o yeri çok özledim. Sabah erkenden okula gittiğimde sınıfıma dahi gitmeden açıyordum o kapıyı. Bazen nöbetçi daha gelmemiş oluyor, anahtarı benim almam gerekiyordu. Kapıyı açtığımda camdan gözüme vuran güneşin merhaba demesiyle alıyordum o güzel sıcak kokuyu. İçeri girdiğimde hemen bir heyecanla pencereleri açıp güneşin yüzüme sıcak sıcak dokunmasına izin veriyordum. Gözlerim kendiliğinden kapanıyor, dakikalar fark etmeden geçiyordu. Nöbetçi gelesiye kadar bekliyor, gelmezse başkanımıza yalvarıyordum. Bir günüm daha raf silmekle geçsin diye. Orası çok garip bir yerdi. Sıcak su tadında olan kahveye bağımlı oluyordum orada. O kahveyi evde annem yapsa masamın üstünde soğur gider. Ama kütüphanede son damlasına kadar içiyordum. Şekersiz acı kahve oluyordu bana ballı süt.
Uzun sure nöbetçi olmadığımda nöbetçiden rica edip bilgisayarın koltuğuna oturuyordum. Oturduğumda o hissi tahmin bile edemezsiniz. Sanki içimde bulunan kapalı kutudaki kuş o kutudan çıkmış, gökyüzüne kanat çırpıyor. İşte o rahatlama duygusunu istiyorum her şeyden çok.
Kütüphanemizi o kadar çok özledim ki. Orası sadece kitaplı bir oda değil, orası herkesin masal dünyası. En azından benim pembe şatom. 

Yorumlar