Konya Lisesi Kütüphanesi için yazılmıştır.
Çok çok çok özledim. Karşı binada olmasına
rağmen günde en az 3-4 kere gittiğim o yeri çok özledim. Sabah erkenden okula
gittiğimde sınıfıma dahi gitmeden açıyordum o kapıyı. Bazen nöbetçi daha
gelmemiş oluyor, anahtarı benim almam gerekiyordu. Kapıyı açtığımda camdan gözüme vuran güneşin merhaba demesiyle alıyordum o güzel sıcak kokuyu. İçeri
girdiğimde hemen bir heyecanla pencereleri açıp güneşin yüzüme sıcak sıcak
dokunmasına izin veriyordum. Gözlerim kendiliğinden kapanıyor, dakikalar fark
etmeden geçiyordu. Nöbetçi gelesiye kadar bekliyor, gelmezse başkanımıza
yalvarıyordum. Bir günüm daha raf silmekle geçsin diye. Orası çok garip bir
yerdi. Sıcak su tadında olan kahveye bağımlı oluyordum orada. O kahveyi evde
annem yapsa masamın üstünde soğur gider. Ama kütüphanede son damlasına kadar
içiyordum. Şekersiz acı kahve oluyordu bana ballı süt.
Uzun sure nöbetçi olmadığımda nöbetçiden rica
edip bilgisayarın koltuğuna oturuyordum. Oturduğumda o hissi tahmin bile
edemezsiniz. Sanki içimde bulunan kapalı kutudaki kuş o kutudan çıkmış,
gökyüzüne kanat çırpıyor. İşte o rahatlama duygusunu istiyorum her şeyden çok.
Yorumlar
Yorum Gönder