Minimalizm/ Derya Sarıaltın Bozkurt


Yine yeniden yeni bir tüketim çılgınlığının eşiğindeyiz. Telefon ve maillerimize indirim mesajları yağıyor. Hangi yöne baksak indirim reklamları görüyoruz ya da işitiyoruz. Birileri sürekli almamız, tüketmemiz gerektiğini söylüyor. Daha çok tükettiğimizde daha fazla mutlu olacağımıza inanıyoruz ve rakamlarda bu gerçekleri doğruluyor. Belki en uç noktadan bir örnek olacak ama geçtiğimiz yıl 116 milyon Amerikalı bu alışveriş çılgınlığına katıldı. Sadece kredi kartı üzerinden 23 milyar dolar alışveriş yapıldı ve bu rakam bir önceki yıla göre tam 9 kat arttı. Daha çok aldıkça aldıklarımızı koyacak daha büyük ve geniş mekânlara ihtiyaç duymaya başladık. Büyüyen evlerimizi her geçen gün yeni eşyalarla doldurmaya devam ettik. Gittikçe genişleyen evlerimize sığamaz olduk. Aslında daha çok yere değil daha az eşyaya sahip olmamız gerektiğini bir türlü anlayamadık. Fazla tüketim ve istifçilik öyle bir hale geldi ki garajlarını araba yerine eşyalarla dolduran ve bunları rastgele fiyatlandırıp evlerinin önünde satmaya çalışan Amerikalılar “Garage Sale” kavramıyla tanışmamızı sağladı. Bu tüketim çılgınlığından bunalan insanlar için “minimalizm” adeta bir kurtarıcı oldu. Minimalizm çağın gereksiz kalabalıklarından arınmayı amaçlayan felsefi bir akım. Benim içinse gerçekten önemli olan şeyler için hayatımda yer açmak.
Minimalizm aslında felsefi düşünce olarak da oldukça eskilere dayanıyor. M. Ö. 445-365 yılları arasında yaşamış olan Antisthenes kulağımıza tanıdık bir isim olarak gelmeyebilir ama kendisi ünlü filozof Diogenes’in hocasıdır ve kinik okulunun kurucusudur. Tüm zamanların filozofu kabul edilen Sokrates’in de öğrencisi olan Antisthenes hocasının en çok da kanaatkârlık öğretisinden etkilenir. Zaten kinik öğretisinde mutlu olmanın yolu maddi olanaklara değil tam tersine bunlara olan bağımlılıktan kurtulmaya ve kendi kendine yetebilmeye dayanır. Antisthenes her türlü lüksü reddetmiş ve insanların uydurdukları ihtiyaçları yok saymıştır. Öyle ki Düşmanımın çocukları lüks içinde olsun! Der Antisthenes.
Antisthenes in öğrencisi olan Diogenes (Diyojen) yaşamak için gerekli olan en asgari düzeydeki şartlara sahip olmanın yeterli olacağına inanır. Onun bir fıçıda yaşadığı, bir aba bir değnek ve bir ekmek torbasından başka hiçbir şeye sahip olmadığı söylenir. Hatta günün birinde Diogenes bir çocuğu avucuyla su içerken görür ve su tasını yere fırlatarak yaşamak için buna da ihtiyacım yokmuş der.
“Minimalizm” Antik Yunan kaynaklı bir düşünceymiş gibi görünse de insanlık tarihine baktığımızda az ile yetinme, sade yaşam, israftan kaçınma gibi davranışlar dinler vasıtasıyla yayılmıştır. Özellikle de İslam dininde Kuran-ı Kerim’de bazı ayetlerde israftan kaçınmamız gerektiği açıkça belirtilmiştir:
Ey Âdemoğulları! Her mescitte ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin). Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez. (A’raf 31)
“Onlar, harcadıklarında ne israf (savurganlık) ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır.” (Furkan 67)
“Asmalı ve asmasız bahçeleri, hurmaları ve tatları farklı ekinleri, zeytinleri ve narları -birbirine benzer ve benzeşmez- yaratan O’dur. Ürün verdiğinde ürününden yiyin ve hasat günü hakkını verin; israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.”( En’am 141)
Bu ayetlerin yanı sıra hepimiz biliyoruz ki Peygamberimiz de ihtiyacı kadarıyla yetinmiş, elde ettiği kadarına razı olmuş sade ve yalın bir hayat sürmüş, şatafattan ve lüksten uzak durmuş, elinde olanları da her zaman ihtiyaç sahipleriyle paylaşmıştır.
Peki, bugün bizler neleri israf ediyoruz? Gereksiz yere aldığımız eşyayla onu almak için fazladan çalıştığım zamanı, o eşyanın üretilmesi için gereken kaynakları ve sevdiklerimizden çaldığımız saatleri de israf etmiş olmuyor muyuz? Hz. Ömer, “Biz, yoklukla, kıtlıkla imtihan olduk kazandık. Varlıkla imtihan olduk, kaybettik ”derken ne kadar haklıymış. Ruhumuzda bedenimizde ve yaşadığımız mekânlardaki fazlalıklar bize ağır gelir, fazla olan her şeyi kullanılabilecek olana ulaştırmak ise evimize, bedenimize, ruhumuza huzur verir.

Yorumlar