Yangınlar, Filozoflar ve Çocuklar /Miraç Ufuk Öz


Bir yangının ortasındayız, kurtulmak için bir itfaiyeciye ihtiyacımız var. Yazar daha dün yangında gezinebilir ve üslubunca ses çıkarabilirdi.
Fakat binayı ateşler sarmış, yanan ahşap parçaları üzerimize düşüyor, sağımızda, solumuzda, çaprazımızda her yerde alevler bizi yutmak için beklerken, kim manzarayı ya da gündelik sahneleri dert eder? Bugün sadece insanların alevlerle, ölümle yüz yüzeyken düşünebildiği gibi düşünebiliriz, bakabiliriz: ölümün kıyısındayız.
-Peki, tüm bunlar ne anlama geliyor, nasıl yaşamalıyız, en başından başlayabilsek nasıl yaşardık, hem ne için? Bunlar Bugün edebiyatta, yaşamda ihtiyacımız olan engin felsefi ufuklardır.
Deniz kıyısı binaların tepelerinden, uçaklardan görünen ufuklar. En nihai, en korkusuz, en dehşetli ''Neden?'' ve ''Sonrasında ne var''a ihtiyacımız var.
Bunlar çocukların soracağı türden sorulardır. Ve çocuklar en gözü kara filozoflardır. Bu hayata çıplak, dogmanın en küçük incir yaprağından, mutlağından, inancından yoksun halde gelirler.
Bu nedenle sordukları her soru saçmalık derecesinde safça ve korkutucu olacak denli karmaşıktır.
Bugün yaşama dâhil olan insanlar, çocuklar gibi çıplak ve korkusuzlar ve tıpkı çocuklar gibi, Schopenhaurer gibi, Dostoyevski, Nietzsche gibi ''Neden?'' ve ''Sonrasında ne var?'' diye soruyorlar.
Dahi filozoflar, çocuklar ve halk da aynı şekilde bilgeler. Çünkü aynı saçma soruları soruyorlar. Lüks içinde sıcak, dayalı döşeli sımsıcak evde yaşayan, süslü püslü dogmaya sahip olan medeni insanlardan farklı şekilde.
***
Felsefenin buradan yola çıkarak bize vadettiği çizgi:
İnsanları canlı ve ölü diye ikiye ayırmak hata; sadece ölü-canlı ve canlı-canlı insanlar mevcut. Ölü-canlılar da yürüyor, yazıyor, konuşuyor. Fakat hata yapmıyorlar. Sadece makineler hata yapmaz ve ürettikleri cansız cisimlerdir. Canlı-canlılar ise sorgular, hataya düşer ve eziyet çeker. Gerçekten canlı olan hiçliğin karsısında durur.
Ve ara vermeksizin saçma, çocukça cevap arar. Cevaplar yanlış olabilir, düşünce hatalıymış varsın olsun. Hatalar gerçeklerden daha değerlidir. Gerçekler makineden çıkar, hatalarsa canlıdır. Gerçekler güven verir; hatalar ise rahatsızlık.
Yanıtlara ulaşmak imkânsız mı? Daha iyi! Cevapsız sorulara ulaşmak beyni inek midesi gibi geviş getirebilecek şekilde yapılanlara özgü bir ayrıcalıktır.

Yorumlar