Varoluş Serüveni / Hatice Şimşek


Uzun bir yolculuktan geldim, beyaz bir yolculuktan. Mutluluk ve huzur vardı geldiğim yerde. Ardından hiç bilmediğim yere geldim. Nasıl olduğunu bilemeden. Sebepsizce ağlamaya başlamıştım. Sanki aydınlığım gölgelenmiş gibiydi. Huzurla dolu olan yüreğim acımaya başlamıştı. Bakıyordum etrafıma gülümseyenler vardı. Şefkatle bakıp seviyorlardı beni fakat bir o kadar da hassas davranıyorlardı, kırılacakmışım gibi. Sanki beyaz olan geldiğim yolculuk değil benmişim gibi. Ben beyazmışım gibi. Ruhum iyice ele almıştı beni. Ağlamam durmuş yerini gülümsemeye bırakmıştı. Galiba buradaki samimi ama bir o kadar da itici gelen ortama alışmaya başlamıştım. Bu alışma süresi ilk adımlarıma kadar devam etmişti. Çünkü hem mecazen hem de gerçek anlamda kendi ayaklarının üstünde durabildiğin anda fark ediyordun yalnız olduğunu.
Korkuyordum. Biliyordum ki ilk günkü gibi seviliyordum fakat sevdiklerimin ilgilerinin azalmasıyla birlikte sorumluluklarım da artmıştı. Düşe kalka görebiliyordum ihtiyaçlarımı. Aynı hayatla iç dünyamızdaki savaşlarda olduğu gibi. Bazen ben bazen karşımdaki insanlar yeniyordu. Böyleydi işte buralar. Anlamıştım artık insanları. Sevgiye, mutluluğa ve huzura muhtaç fakat bir o kadar da elindekilerin değerini bilmeyen varlıklardı. Ben de onlardandım. Ama biliyordum ki onlar gibi olmayacaktım.

Buralardaki o kasvetli havanın beni de içine çekmesine izin vermeyecektim. Evet, bütün duyuları yaşayacaktım. Yeri gelecek simsiyah olacaktı hayatım ama yine de umudum hiç sönmeyecek mutluluğum son bulmayacaktı. Bütün renklerin güzelliğini öğrenecektim sonunda. Hüznün hayatın gerçeği olduğunu anladığımda çoktan büyümüş olacaktım.

İyilik durağı yapacaktım bu dünyayı. Biliyordum bunun benim elimde olmadığını. Ben inanıyordum ve bu da yetiyordu her şeye. Bu bedende geçiciydim bunu da biliyordum. Dolmuştu işte buralardaki zamanım. İçimde kalan burukluklarla geri dönüyordum geldiğim yere. Daha yapamadım dediklerim vardı benim, eksik bıraktıklarım.

Gözlerim kapanıyordu. Bana çarpan araba sahibi bile başımda gözyaşları döküyordu, bense sadece gülümsüyordum. Ağlayarak doğmuştum gülümseyerek ölecektim. Buradaki yolculuğum bana çok şey katmıştı. Her ne olursa olsun benim için güzel bir serüvendi. Azrail gelmişti. Kolay olmuyordu arkamda onca ağlayan bırakmak. Korkuyla birlikte huzur kaplamıştı içimi. Veda zamanım gelmişti artık:
-Elveda gri dünya ve merhaba varoluşumdaki sonsuzluğum…

Yorumlar