GÜN/AYDIN - BEYZA NUR AĞAR


Sabah olmuş alarm çalıyor, içimden alarmı kapatıp uyuyasım ve okula gitmeyesim geliyor. Sonra birçok düşünce doluyor beynime: Ya gitmediğim gün çok önemli konular işlenirse, ya ben o konuları daha sonra anlayamazsam… Hemen kalkıyorum yataktan ama sanki geri yatacakmış gibi sanki bir an bir mucize olacak da okullar tatil olacakmış gibi yatağımın üstünü örtüyorum. Elimi yüzümü yıkamaya gidiyorum ama biliyorum ki sular buz gibi, donacağım. Sonra üzerimi giyinip kahvaltı yapıyorum bir yandan da gözüm saatte vaktin gelmesini bekliyorum. Hemen ceketimi alıp çıkıyorum evden. Hava soğuk, aklıma ablamın battaniye altındaki sıcacık uyuyuşu geliyor. Geri eve girip kendimi yatağa atasım geliyor ama okul var, gitmeliyim. Çantam yine çok ağır, kambur olmaktan korkuyorum. Otobüs durağına doğru ilerliyorum ama geç çıktığım için hızlı adımlarla otobüse yetişmeye çalışıyorum. Eğer yetişemezsem okula geç kalacağım ve yok yazılacağım. Bu zamana kadar okula hiç geç kalmadım ama içimde yine de bir endişe var. Sonunda yetişiyorum otobüse ama çok dolu. Sanki herkesin işi, okulu aynı saatte başlayacakmış gibi. İlerliyor otobüs ani fren yapıyor ve herkes yerinden sarsılıyor. Uykum var, hava soğuk, bir de üzerine otobüsün frenleri… Sakinleşmeye çalışıyorum. İleride ayakta duran kızların konuşma ve gülüşme sesleri geliyor. Sabah herkes sakinlik ararken onların sesini dinliyor. Sanki bugün her şey beni sinir etmek için tasarlanmış. Kendimi sakinleştiriyorum, bir an önce okula gidip bu kapalı kutudan çıkmak istiyorum. Evet, geldim işte sonunda. Otobüsten indim ama yine sıkıntılar bitmiyor. Karşıya geçmeye çalışıyorum arabalar izin vermiyor, durmuyorlar. Tam geçeceğim sırada önüme bir araba daha çıkıyor. Kendimi yolun ortasına atıp geçiyorum. Kenarda işe gitmek için servis bekleyen amcalar, ciğerime işleyen o tiksindirici sigara kokusu… Hızlı adımlarla yürüyorum okula.
Her zamanki gibi bugün de geç kalmadım.