Sen yoktun güvercinler uçarken
Yüzlerce kelime kanat çırpıyordu
yüreğimde
Yüzlerce kez batıyordu güneş
Bazen elma kokusu oluyordun
Bazen yağmurdan sonraki toprak…
Sen yoktun menekşeler açarken
Sularda gizlenmiş bulutlu sözcükler vardı sadece
Kendi rüyasına koşuyordu herkes
İçimde sağ kalmış onca yarayla birlikte
Sularda gizlenmiş bulutlu sözcükler vardı sadece
Kendi rüyasına koşuyordu herkes
İçimde sağ kalmış onca yarayla birlikte
Kıpkızıl güllerin arasından geçiyordum...
Sen yoktun yüreğim okyanuslara
batarken
Buzdağlarına çarpmıştı sözcüklerim
Zihnimdeki sana ait bütün resimler
Yüzümün elifinde ince bir çizgiydi artık…
Buzdağlarına çarpmıştı sözcüklerim
Zihnimdeki sana ait bütün resimler
Yüzümün elifinde ince bir çizgiydi artık…
Sen yoktun mevsimler bana bir öykü
biçerken
Sarı bir mevsim başlıyor
Artık, hazan vaktinde
Uzak saati susmanın…
Sarı bir mevsim başlıyor
Artık, hazan vaktinde
Uzak saati susmanın…
Yorumlar
Yorum Gönder