KÖLELEŞMİŞ İNSANLIK/ TUĞÇE İÇÖZ



Dünya, kendini arama yolculuğunda başkalarının hayatlarında kendini kaybedenlerle dolu koca bir mahzen aslında. Kimse potansiyelinin farkında değil, çünkü potansiyelimizi keşfetmemize engel olan kurulu bir düzen var ortada.

İnsan doğayı yönetmeye başladığından beri bizler sadece birer makine görevi görüyoruz. Kimse bize seçme hakkı tanımıyor ya da kimse ne yapmak istediğimizi sormuyor bize.

Senin için seçiyor insanlar, senin yerine bir hayat yaratıyorlar ve sen başrolünü oynaman gereken o hayatta sadece figüran olarak bulunabiliyorsun… Güçlülerin hüküm sürdüğü bu dünyada kim bilir kaç tohum, kabuğundan çıkamadan düzenin içinde yok olup gidiyor veyahut çatlama cesareti göstermiş kaç ruh düzene aykırılıktan bedeni terk ediyor…

Bizler bunun farkında değiliz, çünkü her bir kayıp farklı bir senaryoyla süsleniyor; kimisi intihar, kimisi kaza, kimisi ecel… Bu yüzden kimse sorgulamıyor veya suçlu aramıyor, ama aslında ortada komplike bir cinayet var.

Zamanında doğaya savaş açıp hâkimiyet kazanan güç, şimdi de kendi özüne yani insanlığa savaş açıp onu yok etmek istiyor. Yavaş yavaş insani hasletlerimizi kaybediyoruz. Teknoloji bağımlılığı, sorgulanamayan gerçeklik, bizi robotlara dönüştürüyor. Bütün bunlar bilinçli olarak planlanıyor.

İnsan ne zaman ki içindeki yok etme potansiyelini keşfetti, işte o zamandan beri karşı konulamaz bir güç haline gelmeye başladı... Kimse “dur” diyemiyor, kimse karşı çıkamıyor; çünkü eğer karşında gücünün sınırının farkında olmayan biri varsa yapabileceklerini kestirmek de mümkün olmuyor…
Uyanması gereken bir insanlık var ortada, kendi benliğini sorgulaması gereken… Durup kendimize “ben kimim?” sorusunu sorduğumuzda, kaçımız acaba hiç tereddüt etmeden cevap verebiliyor veya kaçımız verdiği cevaptan memnun… Sayılı kişi olduğu yerde mutludur, kalan birçok kişi zaten seçim hakkı tanınmayan bir hayatın içinde yaşıyor, mutlu olması ne mümkün… İnsan nasıl yok etme potansiyelini keşfedip gidebileceği en uç noktaya kadar taşımaya çalışıyorsa, bu güç altında ezilen insanlığın da keşfetmesi gereken bir potansiyel var ortada.

Hepimiz bir düzenin parçası olarak dünyaya geldik, işleyen bir çarka katıldık ve olduğumuz yerde dönüp duruyoruz. Peki, bu düzen değiştirilemez mi? Tek bir tohumun bile fidan olma şansı yok mu? İşte burada başlıyor her şey, güçlülerin hüküm sürüp geri kalanların kölesi olduğu bu düzeni değiştirme potansiyelini keşfetmesi gerekiyor insanın… Bu tek bir güç değil her insanda farklı potansiyel var: kimisi sanatçı, kimisi bilim insanı, kimisi yazar ve daha birçoğu… Olmaması gereken yerde olan insanların içinde keşfedilmeyi bekleyen potansiyeller bunlar. İçinizdeki dürtüyü takip edin, düzenin bir parçası olmayı bir kenara bırakıp yeni bir düzen yaratmaya çalışın, belki düzeni bozabilecek o güç senin içinde, belki benim, belki de onun… Bunu anlamamız için özümüze, insanlığımıza, medeniyetimize dönmeliyiz yüzümüzü. Düzenin seni yok etmesinden korkma, çünkü köle olduğunun farkına varmış bir insanın özgür olma isteğinin karşısında hiçbir güç duramaz… 

İnanıyorsan özgürsün, onu kaybetme.


Yorumlar