EN BÜYÜK BAŞARI / Halis Alpaslan YILMAZ


İnsan daha dünyaya gelmeden elde ediyor ilk başarısını. Diğer üreme hücrelerini geride bırakarak insan olma yarışını kazanıyor. Bu yarış, insanoğlu dünyaya geldiğinde çok daha acımasız bir hal alıyor. Kurtların içinde ceylan masumiyetiyle nasıl ömür sürülmez ise, biz de bu kanlı sistemin birer parçası olmaktan kaçınamıyoruz. Başarının olmadığı yerde insanlar bizi ne önemsiyor ne de umursuyor.

Kurtlar, kuşlar, kelebekler bir şey başarmak zorunda değilken biz hep başarmak zorundayız. Neyi başardığımızdan çok bize verilen rolü yerine getiriyor olmamızla ölçülüyor insanlığımız. Bize verilen rolleri oynamaya çalışarak sürdürüyoruz yaşamımızı. Rolümüzü oynaya oynaya kendi kişiliğimizi unutuyoruz, çöpe atıyoruz hayallerimizi.

Sürekli değiştirdiğimiz maskelerimiz var. Hangisi işimize gelirse onu takıyoruz. Ya da toplumun beklentilerine göre seçiyoruz maskelerimizi. Her maskede tamahkârlığı bir üst seviye çıkarıyoruz, maske değiştikçe deniz suyu misali tamahkârlığımız artıyor.

İnsanlar aslını beğenmediği ama taklitlerine hayran kaldığı doğaya bile ihanet içerisinde. Bugün tüm beşeriyet kendi sonunu getirecek olan fikrin propagandasıyla yaşamaktan çekinmiyor. “Zayıfa acımak doğaya ihanettir” fikrine göre eylemlerini belirliyor, kendinden zayıfına yaşama hakkı tanımıyor ve bunu başarı olarak sunuyor. Dahası bugün yaşadığımız bu durumu daha da ağır hale getiren bir şey varsa o da yaşananları normalmiş gibi karşılıyor olmamız.

İnsan olmayı başarırsak başka bir dünya kurulur. İnsan olmak başarıların en yücesidir. Var gücümüzle insan olmanın erdemini anlatmalı, onun yarışını vermeliyiz. Yarış başladı…

Yorumlar