GELECEK KAYGISI / Kübra Ezgi KÜÇÜKKÖSE












En büyük derdimiz, gelecek kaygısı… Daha ilkokul sıralarında başlıyor bu kaygı dolu maraton. Hepimiz büyük adamlar olmak için çıkıyoruz sabahın köründe yollara. Sırtımızda çantamız; aklımızda sınav, ödev, sorular, sorular, sorular… Okuyup iyi bir gelecek elde edeceğiz. Ya başaramazsak?..
Peki, nasıl düşünmek gerek, ne yapmak lazım?

Çocuklarının iyi bir geleceğe sahip olmasını arzulayan ebeveynlerde mi bütün suç?
Elbette ki hayır. Onlar her şeyin farkında, başka çıkar yol bulamadıkları için en iyi bildikleri yaşam şeklini seçiyorlar çocukları için. Çünkü sistemin çarkları böyle dönüyor.

Genç yaşta, yorgun ve yaşlı insanlara dönüşüveriyoruz. Başarısızlık korkusu bütün başarılarımızı, sevinçlerimizi bastırıyor. Gülmeyi öneriyor psikologlar.

Kaç nesil heba oldu farkında mıyız; kaç nesil ormana bakarken önündeki güzelim çam ağacını görmeden çekip gitti?

Sadece doğru şıkkı bulmaya odaklanmış bir hayat sunuluyor bize… Gerçek yaşamda bir yanlışın kaç doğruyu götürdüğünü; bazen bir doğrunun bütün yanlışları düzeltebileceğini; umudun ve yaşama sevincinin bütün sorunların üstesinden gelebileceğini bilmeden yaşıyoruz bize sunulan hayatı.

“Yoruldum, yoruldum, yoruldum gereklilik kipinde yaşamaktan,” diyor Ahmet Telli. Yorgunuz ama daha yapacak çok işimiz var. Montaigne'nin dediği gibi “Daha ne yapacaksın bu gün de yaşadın ya.” demek istiyorum herkese.

Yorumlar