DUYULMAYAN / Berfin YANAL


























Sesini çıkarmadan karşısında oturuyordu. Vereceği tepkilerden korkarak bir şey diyemiyordu. Bir şey anımsadı: Birlikte çıktıkları o tepeyi… Sonsuzluğa uzanan o bulutları birlikte yolcu etmiş ve bulutlar aralarından sonra sessizce beklemişlerdi. Gece çökmüş, gündüzün ışıkları kendilerinden bir parça bırakmıştı: Yıldızları. Sanki gündüz bunu sadece ikisinin dünyasını aydınlatmak için yapmıştı. O an yaşayan milyonlarca insan yok olmuş ve yalnızca o ikisi kalmış gibiydi. Tepeden gördükleri bütün evler, bütün yıldızlar, bütün ağaçlar onlara hediye edilmişti sanki. Etrafta hiçbir ses duyulmuyordu. Ancak onların içindeki gürültü durmak bilmeden ortalığa saldırıyor, gürültüyü içinde besleyenleri rahatsız ediyordu. Oysaki kimsenin bundan haberi yoktu, kimse bir şey duymuyordu, neden bu kadar rahatsızdılar bundan? Kimse duymayacak ve umursamayacaktı. Sessizlik… Yine kafalarını kaldırdılar o yıldızlara. Yine dilek tuttular, yine yarının bugünden daha güzel olmasını ümit ettiler. Belki yarın içlerindeki o müthiş gürültüyü birbirlerinin duymalarına izin verirlerdi. Kız cesaretini topladı, nefesini sımsıkı tuttu. Söyleyecekti. Söyleyecekti ve onun içindeki gürültüyü bitirecekti. Zaten, onun içinde hiçbir gürültü yoktu ki. Erkek farkında olmadan da olsa kızın içindeki o şiddetli, dur durak bilmeyen o gürültüyü kendine ait sanmıştı. Oysaki onun içinde değil gürültü, bir çıt sesi bile yoktu. Boşunaydı. Kız içindeki gürültüyü durdurmak için uğraştı. Ancak ne kadar çok istese de yapamadı. “Bir dahaki sefere.” diye düşündü. Bir dahaki yıldızlı geceyi beklemeye o saniyeden itibaren başladı.

Yorumlar