UN KURABİYESİ DESEM ANLAR MISIN? /Ilgaz AKKUBAK


























Ansızın uyandım gün geçtikçe daha da hafifleyen uykumdan. Panjurları açtım. Tek bir yıldız kalmıştı gökyüzünde. Tan yeri ağarmak üzereydi. Panjurları açınca soğuk hava perdeleri dalgalandırdı, içim ürperdi. Ay görünmüyordu. Belki de bir başkasının masallarını dinlemeye gitmiştir, başkasının düşlerini yeşertmeye. Kendimi daha fazla tutamadım ve girdim hayal penceremden içeri. Aklıma iki şey düştü o anda: Birincisi sen, ikincisi un kurabiyesi. Sanırım acıkmıştım. Ne de güzel giderdiniz şimdi. Tavşankanı bir çay demlerdik.

Hani, ince belli saatler vaat ediyordun ya bana olmasa da çok uzakta arama diyorum. Beklemek üzmesin seni. Gerçi bu sözler de nafile çok iyi biliyorum bunu hele ki gözlerinden gözlerime sevda geçmezken. Gözlerim gözlerinde aşkı seçemezken. Aman senin sevgin hiç azalmasın hâlâ çok sev o tespih gözlü kızı! Onun saçlarına ör hayallerini…

Şu sözleri anımsadım bir anda Aşık Veysel'den:
Soramadım bir çift sözü
Ay mıydı gün müydü yüzü
Sandım ki zöhre yıldızı
Şavkı beni yaktı geçti…

Düşündüm de gerçekten hiç konuşamamıştık yüz yüze, soramamıştım sormam gereken her neyse. Neyse diyorum belki buluşuruz bir gün aynı hayal penceresinde...

Bir saniye… Cem Karaca’yla kapatmak istiyorum hayal penceremi.
"Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.
Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim
Kalbimde kalbine yok bile kinim
Bence artık sen de herkes gibisin. "

Yorumlar