CUMHURİYET OLDU BU MİLLET / Ufuk Emir ÇELİK


Milletin egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçimidir cumhuriyet. Cumhuriyet kavramı birçok unsuru içinde barındırır. Cumhuriyetlerin esas amacı kendi ülkelerinin milli menfaatlerini en ön planda tutarak halktan yana bir idare sergilemektir.
Tarihte bugünkü modern cumhuriyet kavramına uzak olsa da Roma ve Venedik’te senato ve meclise dayalı yönetim şekilleri doğmuştur. Fakat bugünkü cumhuriyet tanımına uygun yönetim biçimleri 4 Temmuz 1776’da Amerika’da ve Fransız İhtilali sonrasında en modern şekliyle 1789’da Fransa’da ilan edilmiştir.
1299’daki kuruluşunun ardından 14. yüzyılın ortalarında bir devlet haline gelmiş olan Osmanlı Devleti bir monarşi idaresi altında varlığını sürdürdü. Ancak 1683 Viyana bozgunundan sonra çöküş başladı ve hızlanarak devam etti. 18. yüzyıl boyunca yaşanan büyük yıkımlar ve toprak kayıplarıyla bilim ve sanayiden uzak kalmanın çöküşü günden güne hızlandırdığını fark eden 19. yüzyılın büyük devlet adamları yaptıkları ıslahat ve yeniliklerle bu durumu engellemeye çalıştılar. Fakat sanayi devrimini kaçırmış olmamız, sömürge imparatorluklarının açık pazarı haline gelmemize yol açmıştı ve bu durumu değiştirmedi. Nihayetinde yüzyıl boyunca duraksayarak üretemeyen imparatorluğumuz artık dışa bağımlıydı ve bu dışa bağlılık bize çok pahalıya mal olacaktı. Dünyanın dört bir yanında cereyan eden ekonomik kavgalar sonunda bu büyük sömürge devletlerini savaşa mecbur bıraktı ve artık ömrünün son yılarını yaşayan devletimiz bu savaşın bilançosunu kaldırabilecek güçte değildi. Neticede Mondros ve Sevr dayatmalarıyla memleketimizin her köşesi bilfiil işgal edildi. Fakat durumun vahametinin farkına varmış olan Mustafa Kemal Paşa, başta Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir ve İsmet İnönü gibi vatanperver subayları etrafında toplayarak bir milli bilinç uyandırma çabasıyla milli mücadelenin fitilini ateşledi.
Üç yıl savaş meydanlarında süngü süngüye kanlı bıçaklı muharebelerin ardından silkinen Türk milleti başkomutan Gazi Mustafa Kemalin önderliğinde milli değerlerine sarılarak ülkesini uçurumun kenarından çekip almıştı. Yeni kurulan devletin yönetim biçimi ise hâlâ tartışma konusuydu. Mustafa Kemal Paşa şunun farkındaydı: Yok olmanın eşiğindeki benliğini unutmuş fakir milletimizi yeniden ayağa kaldırmak ve bilim ve fennin ışığında ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarabilmek için millî menfaatlerin en ön planda tutularak halktan yana bir idare sergileneceği demokratik cumhuriyet rejimi şarttı. 29 Ekim 1923 günü Türkiye’nin ve Türk halkının küllerinden yeniden doğduğu tüm dünyaya açıklandı.

 94 yıl boyunca cumhuriyetimiz askerî darbelerle kesintiye uğradı. Ancak diğerlerinden farklı olarak kısa bir süre önce 15 Temmuz 2016 da halkın iradesini hiçe sayan emperyalist güçler ve onların yerli işbirlikçileri ordu içerisinde daha önce örneği görülmemiş bir cunta oluşturarak cumhuriyete kast ettiler. Cumhuriyete ve demokrasiye kast eden düşmanlar yolları köprüleri kestiğinde Cumhurbaşkanı, cumhuriyet temsilcisi Recep Tayyip Erdoğan  “Milletimizi illerimizin meydanlarına davet ediyorum.” diyerek halkı harekete geçirdi. Ulu önderin Gençliğe Hitabe’sinde: “Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!” cümlesine uygun bir şekilde halkımız; içinde bulunacağı vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyerek cumhuriyetine sahip çıkmak için sokağa döküldü. Şehit oldu, gazi oldu, cumhuriyet oldu bu millet.

Yorumlar