GEL / Cennet IŞIK


























Yalnızlığım boynuma çöken hükümsüzlüktü, hükümsüzüm. Ben sustum ama sen anlamadın. Suskunluğum ateşleri içmekti, içtim.

Sensiz yaşayamam, sensiz olamam dedim; öylece kurulduğun kalbimden kalkıp gittin. Ne bekliyorduk ki aşktan, hep bizimle kalmasını mı?

Buna rağmen kurmadık mı hayallerimizi beraber geçireceğimiz ömrün üzerine. Sen gittiğin gün “biz dili”ni bıraktım ben...

Sana meleklerin diliyle yalvarıyorum. Nolur dön gel! Gel artık!.. Elini tutan elim, ruhum aşkını özledi. Bakışlarındaki beni özledim. Sesindeki dünyaları dize getiren tınıyı özledim.

Özledim işte… Turnalar gibi, denize akan nehirler gibi, göklere ağan ulu çınarlar gibi, yağmura hasret topraklar gibi…

Çok yoruldum pas tutan zincirlerimi ardımda sürüklemekten. Her gittiğim limanda sığınacak bir yer aramaktan yoruldum. Sarıldığımda etrafımı saran huzur kokusunu şimdi kimler doya doya ciğerlerine dolduruyor?

Gel… O kalpte incir çekirdeği kadar bir yer de bana ver. Ver ki aşkımla iyileştireyim dünyanın en güzel ritmine sahip yüreğini...

Yorumlar