Rüyalar ve Kapılar/ Elif Taşkın


Bir kapı var. Her gün önünden geçtiğim bir kapı. Eski bir demir kapı aslında, paslanmış. Ama tek katlı bahçeli pembe bir evin kapısı olması o kapıyı kötü göstermiyor. Balkon kenarında duran saksıdaki kuru çiçekler evin terk edilmiş olduğunu işareti. Bahçesine atılmış birkaç çöp caddeden geçenlere ait olmalı. Nasıl terk edildi ki bu ev? Belki ağlayarak belki de daha güzel bir yere gidiyoruz diye gülerek. Kim bilir belki mutluluktan ağlayarak. İçeriden gelebilecek kahkaha seslerini duyar gibiyim. Çok mutlular sanki. Acaba arkasında ne var? Merak ediyorum o kapıyı açınca karşıma hangi manzara çıkacak. Aslında bir çok kapı var. Ama ben bu kapıyı istiyorum. İçeride belki çok güzel şeyler var. Minik mutlu oyun oynayan çocuklar. Diğer kapılar bana yakın gelmiyor. Her gün bu kapıyı düşünerek uyumak bilinçaltımı daha da renklendiriyor. Ancak rüyalarım bana yapmamamı söylüyor. Rüyamda gördüklerimi düşünmek beni rahatsız ediyor. Ne zaman bu kapıyı düşünerek uyusam ellerim buz gibi uyanıyorum. Rüyalarımda sürekli kapılar görüyorum. Yanlarına gidiyorum çok soğuklar. Sadece bir kapı hariç. İşte o eski demir kapı. Gözüm hep ona kayıyor. Yanına gidiyorum. İçimden bir ses yapma üzüleceksin diyor. Ama mutlu olacağımı da biliyorum. Açmakla açmamak arasındaki o hissettiğim duyguyu anlayamıyorum. Kalbim aç diyor, aklım açma. Üzüleceğimi biliyorum ama açmak istiyorum. Kapıdan uzaklaşınca yine her yer çok soğuk oluyor. O eski kapının yanında kendimi güvende hissediyorum. Açmak istiyorum ama çok korkuyorum. Belki de yanlışı seçiyorum. Bilmiyorum.

Yorumlar