APARTMAN BOŞLUĞU /Polen ÖZDERE



Güneş doğmayan apartman boşlukları değildi mesele. O boşlukların içimizde kapladığı ve günden güne büyüyen aldanıştı. Aldanmak; bakkala, lokantacıya, kitapçıya, dosta sevilene sevgiliye aldanmak…

Hepsi aynıydı sahi. Hepsinde final aldanışla son buluyor ve simsiyah kapanış perdesi iniyordu içimize. Sahra Çölü’nü andırıyordu içimiz. Dışımız içimize aldanıyordu sanki. Gereksiz, boş bir dekordu dışımız.

Durup soruyordunuz gereksiz varoluşları. Aldanmak varolmaktan ibaretti. Gereksiz varolan insanoğlunun doğayı aldatması ve birbirlerini mahvetmesi, apartman boşluğu kadar acı bir boşluk oluşturuyordu. Güneş doğmayacaktı ve doğmayacak güneşte çocuklar oynamazdı. İçimizdeki zifiri karanlıkta boğuldu çocukluğumuz. Apartman boşluklarına ve insanoğluna selam olsun.

Yorumlar